2 Ocak 2008 Çarşamba

Astım ilaçları

Bronkodilatörler – Bunlar, genellikle solunum cihazının veya sprey içindeki ilaçlardır. Nefes yollarını açan ilaç grubudur. Nefes almakta zorlandığınız zaman bunları almalısınız.
Antienflamatuarlar – Bu ilaçlarda solunarak kullanılır. Kromolin ve nedokromil en yaygın olanlarıdır. Vücudun içinde birikerek astım krizini önledikleri için, bu ilaçlar düzenli olarak alınmalıdır. Eğer bu ilaçları doğru kullanmazsanız, vücudunuzda birikmeyecek ve doğru çalışmayacaklardır.
Sistemik Bronkodilatörler – “Sistemik” terimi, bu bronkodilatörlerin soluk alma cihazını kullanmak yerine yutularak içildiği anlamını taşır. Teofilin yaygın olanlarından biridir. Bu ilaçların etkisi krizi önlemek için tüm gün veya gece boyunca sürer. Bu ilaçların çok fazla yan etkileri vardır; bu nedenle doğru dozajı bulamak sizin ve doktorunuzun biraz zamanını alabilir.
Kortikosteroidler – Bu da genellikle haplar veya spreyden oluşan farklı bir ilaç grubudur. Bunlar ciddi astım hastaları içindir ve krizlerden korurlar. Bu ilaçların çok fazla yan etkileri bulunmaktadır; bu ilaçlar hakkında doktorunuzla konuşun.

Astım nasıl seyreder

Astım tanısı alan çocukların çoğunun hayatın ilk 2 yılında belirti verdiği saptanır. İlk yıllarda öksürük ve hırıltının ana uyaranı viral solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu yaşlarda akciğerlerin gelişiminin henüz tamamlanmamış olması, küçük hava yolu çaplarının dar, kıkırdak dokunun az olması, tekrarlayıcı bronş daralmasına katkıda bulunur. Dört beş yaşlarında akciğerlerin gelişiminin tamamlanması ile erken yaşlarda astım belirtileri gösteren birçok çocukta klinik olarak düzelme gözlenmektedir. Düzelmeyen bir grup hasta ve daha geç astım tanısı almış çocukların bir kısmı da ergenlik çağında klinik bir iyilik dönemine girerler. Genel olarak çocukluk çağında astım tanısı almış hastaların yaklaşık %50-60'ı ergenlik döneminde iyileşirler. İyileşen olguların bir bölümü orta yaş döneminde tekrar hastalık belirtileri göstermeye başlayabilmektedirler.

Astım tanı

Doktorun muayenehanesinde astım krizi geçirmediğiniz sürece, tanıda esas olan sizin anlattıklarınız olacaktır. Astım tanısının doğrulanması kan testleir ile, akciğer röntgen filmi ile ve akciğer fonksiyon testleri ile yapılır. Akciğer fonksiyon testleri:
- Spirometre : hastadan bu cihaza üflemesi istenir ve cihaz bu ava akımını değerlendirir. Genelde ikinci kez hastaya hava yollarını genişletecek bir ilaç verilir ve eğer hava akımında iyileşme olursa astım tanısı doğrulanır.
- Peak flow metre : bu cihaz üflenen havanın hızını ölçer.
- Eğer astım krizine allerjenlerin neden olduğu düşünülüyorsa, ancak allerjen bilinmiyorsa, allerji deri testleri yapılabilir. Deri testinde, allerjiye neden olabilecek değişik maddelerden bir miktarı deri içine veya deri altına enjekte edilir. Eğer 15-20 dakika içerisinde enjeksiyon yapılan yerde, kızarma ve şişme meydana gelirse o maddenin astım krizine yol açan alllerjen olduğu kabul edilebilir.
Erişkinlerdeki Astım genelde hayat boyu süren bir hastalıktır. Çocukluk çağında ortaya çıkan astım olgularının yaklaşık yarısında tamamen iyileşme veya zamanla şiddetinde azalma meydana gelebilir. Ancak ileriki yaşlarda genellikle tekrar başlar.
Bazı hastalarda, astım atakları sigara dumanı, hava kirleticileri ve kuvvetli kimyasalllardan uzak durularak önlenebilir. Evde bulundurulacak bir peak flow metre sayesinde ataklar önceden farkedilerek, gerekli ilaçların alınması sağlanabilir ve atak gelişmesi engellenebilir.
Ayrıca öksürüklerin sıklaşması da astım krizinin habercisi olabilir. Diğer haberciler, balgamın artışı, nefesin kısalması, alında ağrı (sinüs ağrısı), ateş, soğuk algınlığı belirtileri (burun akıntısı veya burunda dolgunluk, hapşırmalar, gözlerde sulanma).

astım krizi

Astımla ilgili belirtilerin ortaya çıkması astım krizi veya astım atağı olarak bilinir. Astım krizi deyimi daha çok, ağır ve hastane tedavisini gerektirecek ciddi durumlar için kullanılır. Ancak, nefes açıcı spreylerin birkaç kez kullanılmasıyla geçecek kadar hafif astım krizleri de olabilir. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Mynet okurları için yazdı.Astım krizleri çok ani olarak başlayabileceği gibi, birkaç gün içinde yavaş yavaş da gelişebilir.ASTIM KRİZLERİNİN TİPİK ÖZELLİKLERİ-Astım krizlerinin üç temel özelliği vardır:-Havaların değişken olduğu dönemlerde daha sık görülür.-Belirtiler gece sabaha karşı şiddetlenir.-Krizleri doğuran çeşitli faktörler vardır: Alerjenler, sigara dumanı, viral enfeksiyonlar, keskin kokular...gibi.ASTIM KRİZLERİNİN ÖNCÜ BELİRTİLERİBazı hastalar astım krizinin başlayacağını önceden hissedebilirler. Birçok hastada, boğazda yanma, hapşırık krizleri, burun tıkanıklığı, su gibi burun akıntısı, gıcık şeklinde öksürük gibi burun ve boğazla ilgili öncü belirtiler vardır. Burun, çene, ense ve saçlarda kaşıntı hissi de astım krizlerine öncülük edebilir. Bazı astımlılar ise enseme, kol, bacak ve sırtta kızarma, terleme ve ağrı gibi belirtileri kriz habercisi olarak bildirmişlerdir.Özellikle, çocuklardaki astım krizlerinde nezle, farenjit... gibi üst solunum yollarının viral enfeksiyonlarının çok büyük önemi vardır. Çocuğun önce burnu akar, hapşırır veya boğazı ağrır ve hemen o gece veya ertesi gün öksürük, hırıltı, nefes darlığı... şikayetleri başlar.ASTIMIN DERECELENDİRİLMESİAstımın belirtilerinin ağırlığı ve görülme sıklığına göre üç derecesi vardır.-Hafif astım: Hastalar günlük olağan etkinliklerini rahatlıkla yapabilirler, ancak ağır eforlarda zorlanma olabilir. Haftanın 1-2 günü ilaç tedavisi ile düzelen belirtiler vardır. Geceleri gelen astım krizleri ayda 1 veya 2'den fazla değildir.-Orta derecede astım: Öksürük ve hırıltılı solunum her gün olmasa bile uzun süreli olarak hep vardır. Haftada en az 1-2 kere yoğun ilaç tedavisini, yılda 2 kez de hastanede tedaviyi gerektirecek kadar ağırlıkta krizler olur. Bu hastalarda, haftanın birçok gününde gece uykudan uyandıran nöbetler de vardır.-Ağır astım: Öksürük ve hırıltılı solunum bazen çok şiddetlenerek her gün vardır. Bu hastaların her 3-4 ayda bir hastaneye yatırılarak ve bazen de yapay solunum uygulanarak tedavileri gerekir. Hemen her gece uykudan uyandıran astım krizleri görülür, hatta çoğu günler uyumak hiç mümkün değildir. Günlük hareketler de ileri derecede kısıtlanmıştır.AĞIR ASTIM KRİZİ NASIL ANLAŞILIR ?Bazı astım krizleri hastanın yaşamını tehlikeye sokacak kadar ağır olabilir. Böyle hastaların bir an önce hastaneye kaldırılmaları gerekir. Bu ağır krizler, çoğu kez, düzenli tedavi görmeyen hastalarda yavaş yavaş gelişir. Bazen de, birkaç saat, hatta birkaç dakika içinde bile ağır astım krizleri gelişebilir.Hem hastalar ve hem de yakınları tarafından iyi bilinmesi gereken ağır astım krizinin başlıca belirtileri şunlardır:-Dudaklarda, tırnak yataklarında ve dilde morarma olması-Şuur bozukluğu, uyuklama hali-Nefes alma sayısının dakikada 25' ten fazla olması-Göğüs duvarı ile karın duvarı hareketlerinin uyumsuz olması-Kalp atışlarının (nabzın) dakikada 120' den fazla olması-Nefes alırken kaburga aralıklarının içeriye doğru çekilmesi-Kolları bir yere dayayarak ve yardımcı solunum kaslarını kullanarak solunum yapılması-Konuşurken kısa bir cümleyi bile bir kerede söyleyememek-Kan basıncının çok yükselmesi veya giderek düşmeye başlaması-Hastanın aşırı bir korku ve panik içinde olması, terlemesi

astım neden olur

Çocukluk çağında % 90 oranında allerjik kökenli olduğu bilinmektedir. Yıl boyu maruz kalınan ev içi allerjenlerin bronşlarda yarattığı allerjik iltihabi durum, soğuk hava, egzersiz, viral solunum yolu enfeksiyonları, kimyasal buharlar, hava kirliliği ve sigara dumanı gibi nonspesifik uyaranlarla temas sonucu astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bunun yanında spesifik olarak allerjinin söz konusu olduğu ev dışı allerjenlerle temas sonucu genellikle mevsimsel olarak aynı tablo gözlenmektedir. astım kalıtım yoluyla geçebilir• çağdaş yaşam tarzlarının – konut ve diyet değişiklikleri ve daha hijyenik bir ortam gibi – birçok yönleri astımın artmasına katkıda bulunmuş olabilir • hamilelik sırasında sigara içilmesi çocuğun astım olma olasılığını arttırmaktadır• sigara içilen ortamlarda bulunulması astım olma olasılığını arttırmaktadır• işyerinde tahriş edici maddeler bulunması bir kişinin astım olmasına yol açabilir • çevre kirliliği astım belirtilerinin kötüleşmesine yol açabilir, ancak astıma neden olduğu kanıtlanmamıştır

astım tedavisi

Kronik astım hastalığı olan her hasta mutlaka doktoruna danışarak hangi ilaçları hangi durumlarda kullancağını, atakların önlenmesi için hangi ilaçları alması gerektiğini ve ilgili diğer konuları bir yere yazmalı ve yanında taşımalıdır.Bilinen allerjenlerden uzak durulmalıdır. Astım hastalarının evlerinde hayvan beslemesi sakıncalı olabilir. Mutlaka beslenecekse de yatak odasından uzak tutulması ve hayvan sıklıkla yıkanmalıdır. Toz mitlerinin alerjen olduğu saptanmış ise ev sık sık ayrıntılı olarak temizlenmeli, yatak odalarında uzun tüylü halıların yerine kilimler ve tüylü battaniye yerine de kumaş örtü kullanılmalıdır. Yatak malzemeleri sık olarak çok sıcak suda yıkanmalıdır. Diğer allerjenlere uygun önlemler alınmalıdır.Astım tedavisinde kulanılan çeşitli tip ilaçlar vardır. Bunlardan bazıları atakların oluşumunu önlemek için, bazıları da atak sırasında kullanılır.Bromkodilatör ilaçlar: Bu grup ilaçlar hava yollarının çevresindeki kasları gevşeterek hava akımıı arttırırlar ve genelde solunum yolu ile alınırlar. Bronkodilatörler kendi aralarında etki gücü ve etkinin ortaya çıkış süresine göre gruplanırlar.Anti-inflamatuvar ilaçlar : bu ilaçlar astım atağının oluşumunu engellemek için düzenli olarak alınan ilaçlardır. Hava yollarındaki inflamasyonu ve kaslardaki kasılmayı azaltırlar. Kromolin sodyum bu ilaçlardan biridir ve hafif - orta şiddetteki astım hastalarında kullanılabilir. Yine bu gruba dahil olan steroid grubu ilaçlarda solunum yolu ile veya tablet olarak alınabilir. Steroidler daha çok orta ve ileri derecedeki hastalarda kullanılırlar. Lökotrien adı verilen maddelere etki eden ilaçlar da anti-inflamatuvar ilaçlardandır. Lökotrienler; hava yollarında inflamasyon ve daralmaya neden olan kimyasal maddelerdir. Tablet olarak alınırlar ve lökotrien adı verilen maddeleri bloke ederler.Bazı hastalar aşı tedavisi denilen uygulamadan fayda görürler. Bu tedavide, allerjen maddeler hastaya gittikçe artan dozlarda verilerek bağışıklık sisteminin o maddeye karşı alerji oluşturması engellenir. Bu tedavinin hafif-orta dereceli astımlılarda ve genelde ev tozu miti, küfler ve hayvanlara bağlı astım krizi geçirenlerde etkili olduğu görülmektedir.Şiddetli bir atakta vakit geçirmeden hastaneye müracaat etmelidir.Astım tam olarak tedavi edilememekle birlikte, başarılı bir şekilde kontrol edilebilir. Astımlı hastalar dikkat ettikleri sürece normal bir hayat yaşayabilirler.Astım, hasta hekim ve hasta yakınlarının (anne, baba, eş ve öğretmen gibi) işbirliği ile tedavi edilebilir. Bu işbirliği olmaksızın sadece doğru ilaçların reçete edilmesiyle hastalık tedavi edilemez. Tedavi uzun sürelidir. Hasta hekimine güven duymalı, tavsiyelerine uymalı, ilaçlarını usulüne uygun şekilde kullanmalı, düzenli olarak kontrollerini yaptırmalı, sorunu olduğuna hekimine kolayca ulaşabilmelidir. Hastanın mutlaka konunun uzmanı bir hekimin kontrolünde olması gereklidir. Hastalık yok hasta vardır özdeyişi astım için daha fazla geçerlidir. Sonuç almak için astımı bildiği kadar hastasını da tanıyan, mesleğini, ev ve işyeri koşullarını, almakta olduğu tedaviyi, hastanın geçmişte yaşadıklarını, önceki tedavileri ve bunlara alınan cevapları, hastanın hangi ilaçlara hangi dozlarda ne oranda yanıt verdiğini bilen bir hekimin desteğine ihtiyaç vardır

astımın belirtileri

Astım çoğu kez nefes darlığı ile kendini belli eder. Göğüste tıkanma, öksürük, hırıltılı solunum diğer rastlanan şikayetlerdir. Her hastada bunların hepsi bir arada olmayabilir ve bazen sadece öksürükle veya nefes alıp verirken hırıltı, hışırtı şeklinde bir ses şeklinde belirti verebilir.Bu Şikayetler Mutlaka Astım Hastalığına mı Bağlıdır?Hayır. Astım dışında da bir çok hastalığın seyri sırasında benzer yakınmalar olabilir. Şikayetlerin zaman zaman nöbetler şeklinde ortaya çıkması ve bir müddet sonra kendiliğinden veya tedaviyle tamamen düzelmesi çok tipiktir. Geceleyin, bilhassa sabaha doğru uykudan uyandıracak şekilde bu yakınmaların görülmesi astımın karakteristik özelliğidir. Yukarıda bahsedilen tetik faktörlerle nöbetlerin başladığının öğrenilmesi teşhise çok yardımcı olur. Yukarıda sayılan şikayetlerden bir yada birkaçına sahip olan ve yakınmaları uzun sürüp tekrarlayan kişilerin mutlaka astım yönünden bir uzman hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.Astımım Olduğundan Şüpheleniyorum Ne Yapmalıyım?Astım tanısı çok zor ve zahmetli değildir. Bu konuda uzman bir hekime başvurursanız size astımınız olup olmadığını söyleyecektir. Ancak, bazı durumlarda astım teşhisi koymak biraz zaman alabilir ve bir süre hekim takibinde kalmanız gerekebilir.Teşhis İçin Biyopsi, Kan Vermek, Endoskopi Yaptırmak Gibi Can Yakıcı İşlemler Gerekli mi?Hayır. Astım teşhisi için canınızı yakacak hiçbir işleme gerek yoktur. Hekiminiz sizinle konuşarak, sizi muayene ederek, solunum fonksiyon testleri yaparak tanı koyabilir.Solunum Fonksiyon Testleri Zor bir test midir?Asla. Kişinin yapması gereken; bir ağızlık içerisinden bir derin nefes alıp, aldığı nefesi hızlı ve güçlü bir şekilde üflemesinden ibarettir. Anında sonuç veren, hasta için hiçbir zarar veya risk taşımayan, hemen her yerde uygulanabilir bir işlemdir.Pefmetre Cihazı Ne İşe Yarar?Pefmetre astım teşhisi, astımın ağırlığının tespiti ve tedaviye cevabın değerlendirilmesi, astım nöbetlerinin şiddetinin ölçülmesi için kullanılan basit bir cihazdır. Her astımlı hastanın bir pefmetresi olmalı ve kullanımasını hekiminden öğrenmelidir. Bu, hipertansiyonu olan hastanın evinde tansiyon aleti bulundurup kendi tansiyonun kontrol edebilmesi gibi; astımlı hastanın da kendi hastalığını izleyebilmesine imkan verir.Allerjik Deri Testleri Yaptırmalı mıyım?Astım her zaman allerjik bir hastalık değildir. Deri testleri ise astım tanısında değil, sadece allerjik bir deri cevabının varlığı durumunda yararlıdır. Astımı olan kişilerin testleri negatif bulunabildiği gibi, deri testleri pozitif bulunan kişilerde de astım olmayabilir. Bu nedenle bu testlerin astım tanısında yeri yoktur. Sadece tedaviye cevap vermeyen, atakları kontrol altına alınamayan astımlılarda tetik faktörlerin tespiti açısından gerek duyulduğunda yapılabilir. Yoksa gereksizdir.Genel olarak, astım belirtileri hırıltılı solumak (dışarı verilen havanın zorlukla çıkmasından), solunum güçlüğü ve inatçı öksürüktür. Bazı hastalarda, sürekli öksürük temel belirtidir. Şikayetler genellikle sabahları daha kötüdür ve egzersiz sonrası şiddetlenir.Şiddetli astım ataşında; çarpıntı, terleme, nefesin son derece kısalması, genişlemiş burun delikleri, nefes alma sırasında göğüs ve boyun kaslarının da kullanılması, siyanoz (el tırnaklarında ve dudaklarda morarma) gözlenebilir.